Buca Alperen Ocakları
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Buca Alperen Ocakları

Buca Alperen Ocakları
 
AnasayfaPortalliAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Genel Başkanımız Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun 7 Mart 2007 Tar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
İzmirliMurat
ADMIN
ADMIN
İzmirliMurat


Mesaj Sayısı : 345
Kayıt tarihi : 23/02/07

Genel Başkanımız Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun 7 Mart 2007 Tar Empty
MesajKonu: Genel Başkanımız Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun 7 Mart 2007 Tar   Genel Başkanımız Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun 7 Mart 2007 Tar Icon_minitimePtsi Mart 12, 2007 3:15 pm

Genel Başkanımız Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun 7 Mart 2007 Tarihinde Yeni Asır Gazetesinde yayınlanan Köşe yazısı :

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Egeliler için yazdı
Vergi mükellefi "Yolunacak kaz" mı?

Maliye politikaları üzerine değerlendirme
2007 yılı vergi gelirleri 188 milyar YTL olarak öngörülmektedir. Vergi gelirlerinin yaklaşık olarak yüzde 65'lik kısmı dolaylı vergilerden elde edilmektedir. Ayrıca kayıtdışı ekonominin yaygın olması da vergi kaybı doğurmaktadır.
Gerek vergi oranlarının yüksek olması, gerekse vergi tabanın genişletilememesi vergi gelirlerini düşürmektedir. Vergi gelirlerini artırmaktan daha ziyade yapılması gereken, kamu harcamalarının kısılmasıdır. Çünkü vergi gelirlerini ne kadar artırırsak artıralım, sonuçta etkin bir kamu harcaması yoksa bütçe açığı kaçınılmaz olacaktır.
Artık vergi reformu yaparak bir yere varılamaz. Vergi reformuyla yapılacak tek şey vergi oranlarının yumuşatılması ve tabanın genişletilmesidir. Bunun için öncelikle kayıtdışının çözülmesi gerekmektedir. Vergilerin yüksekliği ve adaletsiz oluşu, mükellefleri kayıtdışına itmektedir.

Bütçe açıklarının kapatılması için ya vergiler artırılıyor ya da dış borç alınıyor. Eğer vergileri artırırsanız özel sektör yıpranıyor, eğer dış borç alırsanız bu defa da "uluslar arası ilişkilerde" "bağımlı" hale geliyorsunuz.
Elbette ki, vergi mükellefleri "yolunacak kaz" olarak görülmemeli, bu anlayış hakkaniyete sığmaz. Her kuruşluk vergi artışı piyasa hacmini daraltmaktadır. Dış borç alarak kamu harcamalarını finanse edilmesi ülkemizde yıllar devam etmektedir. Bunun faturasını şimdi ulusal meselelerimizde "hak talebinde bulunamayarak" teslimiyetçi bir ruh haline bürünerek ödüyoruz.
Onun için öncelikle kamu harcamalarında sadeleştirme gidilmelidir. Büyüyen bir kamu sektörü değil, büyüyen bir özel sektör ülke refahını artırabilir. İşsizliğe çözüm bulabilir. Keyfilikten kaynaklanan harcamacı kuruluşların tasfiyesi, ülke refahı için zorunluluktur.

ÖZELLEŞTİRME NEDİR?
Bu dönemde en fazla özelleştirme yapıldığı vurgulanmaktadır. Özelleştirme sadece karlı kuruluşları satmak olarak algılanıyorsa, bu en büyük yanılgıdır. Özelleştirme devlet bütçesine yük olan kurum ve kuruluşların ivedi olarak "mülkiyet" değiştirmesidir.
En geniş ifadesiyle özelleştirme, kamunun tasarrufunda bulunan mülkiyetin özel sektöre devridir. Asalında ilk bakışta basit bir mülkiyet devri gibi gözükse de, özelleştirme verimliliği ve ekonomik performansı artırmayı amaçlayan bir süreçtir.

ENFLASYON SARMALI
Diğer bir ifadeyle özelleştirme, devletin iktisadi hayattaki rolünü değiştirmiş ve devletin üretim sürecinden elini çekerek daha çok "rekabet hukuku" sürecinin etkin bir şekilde işlemesi görevini üstlenmiştir.
Devlet artan kamu harcamalarını karşılamak için vergileri artırma yoluna gitmekte, vergilerin yetmemesi durumunda borçlanmaya bu uygulamanın sonucu, "enflasyonun" ta kendisidir. Bu sarmalı kıramayan devletin akıbeti Rusya ve Doğu bloku ülkeleri gibi çöküşle son bulacaktır. Ne yazık ki ülkemizi de elbirliğiyle bu yöne doğru götürmekteyiz.

Ekonomi nasıl düze çıkarılır?
1. Özelleştirme: Siyasi idarenin elindeki kaynak miktarını mümkün olduğunca kısa bilmek ve ekonomide devletin hacmini küçültmek,
2. Özel sektörün dinamizminden istifade edebilmek için önündeki engelleri kaldırmak,
3.Güven telkin eden bir ekonomik piyasayı Serbestlik ve Adalet bağlamında oluşturmak,
4.Vatandaşlara doğrudan maddi yardım etmek yerine, onların çalışmasını ve bu sayede kendi kendisine yardım ettirmenin yollarını açmalı. Bu ülke insanına yapılacak en büyük yardımdır.
5.İhracatçı KOBİ felsefesini desteklemek

İstikrar programları
Türkiye'de ekonomik sorunları çözmek adı altında yapılan istikrar programları sadece var olan sorunların ertelenmesinden ibarettir. Yapısal sorunlara neşter vurulmadan iktisadi meselelerimizi çözmemiz mümkün değildir. Bitkisel hayattaki bir hastayı serumla yaşatmaya çalışmanın keyfiliği ne ise, bu durumda aynı şekilde keyfiliktir.
İstikrar programı adı altında yapılan uydurmacaların tek amacı, yasal dayanaklarla vatandaşın cebindeki veya elindeki maddi kaynakları vergiler, zamlar vb. yollarla devlet kasasına aktarabilmektir. Yalnız idarecilerin unuttuğu, bu son aşamaydı; yıllardır soyulan ve fedakarlık kaynağı olarak görülen vatandaşın fedakarlık limiti dolmuştur. Yıllardır soyulan vatandaş artık soya bilmenin yollarını arama zihniyeti içindedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.bucaalperen.tr.cx
 
Genel Başkanımız Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun 7 Mart 2007 Tar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Buca Alperen Ocakları :: LİDERİMİZ MUHSİN YAZICIOĞLU VE BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ :: Liderimiz'in Köşe Yazıları-
Buraya geçin: