Ülkü Sıcaklığı
1992 yılında MÇP'den istifa ederek BBP'yi kuran Muhsin Yazıcıoğlu'na o zaman en sert muhalefeti yapan biri olarak dün BBP'nin 6. Olağan Kurultayı'nı izledim.
3 Kasım 2002 seçim depreminde oyumu verdiğim MHP'nin baraj altında kalmasının üzüntüsü ile BBP'nin 5. Kurultayını takip ederken de hüzünlenmiştim. Ülkücü hareketi yakından takip eden Vatan Gazetesi Yazarı Ruşen Çakır: "Ben BBP'nin ilk kongresini izlemiştim. Bugün son kongresini yaptığını hissediyorum" dediğinde; "Ülkücüleri yeterince tanımadığın belli oluyor" cevabını verip, seçim yenilgisinin en geç bir yıl içinde atılarak hem MHP hem de BBP kervanının yoluna devam edeceğini ifade etmiştim.
Çoğunluk sağlanamadığı için üç tur seçimin yapıldığı geçtiğimiz kongredeki hava dün tamamen değişmiş, Anadolu'nun dört bir yanından gelen katılımcılarda tarifi imkansız bir heyecan ve kararlılık vardı. 13 yıldır "barajı aşamayacak küçük parti" görünümündeki BBP'nin bu imajı yırtıp "kilit parti" konumuna yükselişini salonun içini doldurup, dışarı taşan karayağız çerilerin bakışlarındaki inançtan okudum. Bu satırların yazarı olarak yıllar önce "Bu maya tutmaz" sözlerimi bugün hissettiğim samimiyetten dolayı geri alıyorum.
"Bir tek o kaldı" sloganı tutmuş görünüyor. Sevgili Hasan Sağındık'ın güzel besteleri, büyük tiyatro ustası Ahmet Yenilmez'in takdimlerindeki "Büyük Birlikte elele..." söylemden heyecana geçerek delegeden gençlik kitlesine kadar tüm kesimlerde oturmuş görünüyor. Hançerelerini yırtarak "Başbakan Muhsin" diye bağıran binlerce katılımcının, Yazıcıoğlu'nun Türk siyasetinde ilk defa "AB'ye Hayır!" demesiyle, O'nun günün birinde Başbakan olacağı inancını pekiştirdiği kanaatine vardım.
Evet; Yazıcıoğlu, AB'nin Türkiye'yi kabul etmeyeceği gerçeğini vurgulayarak, Hıristiyan kulübü AB'ye onurlu ya da onursuz üyeliği asla kabul etmeyeceklerini beyan edip Türk Milliyetçilerinin beklediği "AB'ye Hayır!" sözü açık yüreklilikle söyleyerek Türk siyasetine yeni bir açılım getirdi. Bana göre kongrenin en önemli tarafı buydu.
Kongre öncesinde 45 dakika olarak planlanan Muhsin Yazıcıoğlu'nun konuşması iki saati buldu. Muhsin Başkan'ı dinlerken yine nostalji tüneline daldım. Ama öyle siyah-beyaz görüntülerin yoğunlukta olduğu 12 Eylül 1980 öncesine değil. 1980'den sonra yedi yıldan fazlasını Mamak Hapishanelerinde geçiren Yazıcıoğlu'nun 1989'da MÇP Kurultayı'ndaki katılımı canlandı hafızamda. MÇP'nin yüzde 2'yi aşamadığı yıllarda ilerleyen yaşına rağmen partisinin başına geçen merhum Alparslan Türkeş'in "Gerekirse ortaokul-lise talebeleriyle yeniden başlarım" kararlılığıyla yükselişe geçtiği; fakir fukara Anadolu çocuklarının aynı salonu inim inim inlettiği samimi, ülkü sıcaklığının yaşandığı günleri hatırladım... Küresel sermayenin rüzgârı üşütmüyor, AB-ABD dayatmaları insanımızı bugünkü gibi etkilemiyordu o günlerde...
Kısacası başkentteki BBP kurultayında milliyetçi-ülkücü sıcaklığı hissettim. BBP'nin tabanından tavanına kadar "diriliği"ne tanık oldum. Dünyanın en tehlikeli silahı "inanmış fikirler" değil mi?
Bir dönem Türkiye'de sağından-soluna kadar bütün siyasi liderlerin "Adriyatik'ten Çin Seddine kadarki Türk Dünyası" söylemi 7-8 yıldır unutulmasına rağmen Yazıcıoğlu'nun ısrarla bunu zikretmesi, Muhsin Başkan'ın "İyi bir Türkeş talebesi" olduğunun göstergesiydi.
Aradan 14 yıl geçmesine rağmen Yazıcıoğlu'nun merhum Türkeş'ten ayrılması bugün halen tartışılıyor. Ama Türkeş'ten çok şey öğrenen Yazıcıoğlu'nun gün geçtikçe Türkeş'e daha çok benzediğini de söylemeden geçemeyeceğim. Yazıcıoğlu, Türkeş gibi azimli, kararlı ve imanlı olmasa 3-5 yıl sonra havlu atıp; partisini kapatırdı. Ancak tıpkı Türkeş gibi zor olanı seçti. Ve bugün Türk siyasi hayatında "adam gibi adam" diye anılmaya devam ediyor.
BBP'nin dün Ankara'da gerçekleştirdiği kongrenin burada bitmediğini ifade etmek şart. Türkiye'nin çok şeye gebe olduğu Mayıs-Haziran gelişmelerinden sonra BBP'de yeni gelişmeler olacak.
Son kongrenin anlamlı ve ihtişamlı geçmesini sağlayan ekibin en önemli isimlerinden Ertan Öztürk, siyasi partilerin yasal zorunluluktan dolayı 2-3 yılda bir kurultay yapmalarının BBP için geçerli olmadığını vurgulayarak "Eylül-Ekim'de belki yeni ve güçlü bir kongre ile yeni açılımlarımızı ilan ederiz" diyor.
Türk siyasetine getirdiği seviye, renk ve nefes ile Türk Milletinin güvenini kazanan BBP'ye "Bahtınız açık olsun" diyorum.
Yavuz Selim DEMİRAĞ